Toplumda işler, ihaleler, olanaklar, mevkiler ehline verilerse işler düzgün gider ve sonuçtan herkes memnun kalır. Dinimizinde emri olan işleri ehil olanlara vermeyip, eş, dost, akraba,arkadaş, hemşehri, partinin yandaşı gibi sebeblerle adam kayırma yoluna gidildiğinde ise sonuçtan bütün toplum ve hatta gelecek nesillerimizde zarar görür.
Telafi imkanı olmayan eğitimde, sağlıkta, adalette devlet idaresinde ehil kimselerin başta olmamasınınne kadar önemli olduğunu anlatmaya gerek var mı?
Mesuliyetini anlamayan, görevini suistimal eden öğretmen ve idarecilerin tüm toplum, hatta gelecek nesiller çeker. Bizim geçmişte görevini layıki ile yapmayan büyüklerimizib yaptıkları hatalarının cezasını çektiğimiz gibi.
Bugünde genellikle işlerimiz ehil olmayan insanların elinde. Ellerinde yetki bulunduran, kendisini bizde veya diğerleri diye tarif eden siyasiler ve bürokratlar, kendi ekip veya kadrolarını, kendi adamlarını başa geçirme uğruna her konuyu meşru görüp, akla hayale gelmeyen entrikalar çevirerek çok az sayıdaki ehil insanımızında önünü tıkamış oluyorlar.
Ehliyetsizliğin asıl, ehil olmanın istisna olduğu ülkemizde, ehilleri ok gibi atıp, ehliyetsizleride yay gibi elde tutmak lüksünü yaşıyoruz. Sadece bir alanda değil, her alanda kendimizi usta zannederiz. Aynı anda hem siyasetten, ekonomiden, spordan anladığımız gibi, tarihi tarihçiden iyi bilir, sporculardan daha iyi spor yaparız. Tüm bunları eniyi yaptığımızı zannederken de asli vazifemizi bile hakkıyla yapacak kadar iyi olmadığımızı göremeyiz.
Dünya standartlarının altında yaşam süren bizler, gelecek nesillerin geçmişimize yaraşır bir hayat yaşamalarını istiyorsak, yapmamız gereken en önemli şey; herşeyden bir şey bilen değil, bir şeyin herşeyini bilen, alanında uzman insanlar yetiştirmek ve bunlarında önünü açmak zorundayız.
*** VATANINI SEVEN İŞİNİ EN İYİ YAPANDIR***
