Türkiye, gelir dağılımındaki adaletsizlik artarken, ürettiğinden (üretemeyen) fazlasını tüketen, tasarruf-yatırım dengesi bozuk (halkın çoğunluğu bankalara borçlu), hatalı mali politikaların uygulanması sonucu rant gelirlerinin çok büyük boyutlara ulaştığı ekonomik bir açmaza sürüklenmiştir. Demokrasi ve hukuk devletinin temeli olan YASAMA-YÜRÜTME ve YARGI erkleri arasındaki uyumsuzluğu yaşamaktadır.
Adalet sistemi toplumun yargıya güvenini sarsmıştır.Adalet dağıtıcılar bile yargıya güvenmemektedir.
Milli ve manevi değer yargılarına ve çağdaş anlayışa uygun olmayan eğitim politikaları, Ülkemizin ve toplumumuzun ihtiyaçlarına cevap verememektedir.
Yanlış ve yetersiz sağlık politikaları ile halkımızın temel sağlık ihtiyaçları mülteci konumundaki Suriyeliler kadar bile karşılanmamaktadır.
Kentleşme sağlıklı bir yapılanmaya sokulamamış, mahalli idarelerin ve hükümetlerin gerekli politikaları üretememesi nedeniyle , gecekondu bölgeleri ve verimli tarım arazileri yapılaşmaya açılmış, çarpık bir kentleşme ve büyük bir rant sahası yaratılmıştır.
Türkiye’mizin etrafındaki güvenlik risklerine karşı etkili ve kalıcı Ulusal stratejik politikalar üretilememiş ve sınırlarımızda güvenlik sorunu yaşanmaktadır.
*** Vatanını seven işini en iyi yapandır.***
